neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum. ama belki benimle ilgili bazı şeyleri, yazacağım bir kaç kelimeyi merak edenler olur..

Perşembe, Şubat 10, 2005

istanbul'da kış, uzak..

istanbul'da kış var uzun zamandır. istanbul için yeterince uzun bir zaman. etraftaki manzaraya bakıp, uzak'ı hatırlamamak elde değil. o güzel filmi.. uzaklar beraberinde yolları, yollar yürümeyi gerektiriyor. çok zamandır ben de evde tıkılı kaldığımdan olsa gerek, yürüme ihtiyacı hasıl oldu. çok zamandır ihtiyacım olan kitaplara doğru döndüm yüzümü. ve tabi ki oruç aruoba! yürüme'ydi dikkatimi çeken. işin ilginç yanı, okurken yürüyorum da, okuma bittiginde bir yere varamamış oluyorum. yazarın bir diger kitabında bahsettiği gibi, aslında zaten varamayacağımı bildiğim halde okuyorum. ve aynı zamanda varmamayı isteyerek.

şöyle yazıyor 69/1 'de:

Yol, kendine bir yer bulamamış
kişinin özlemidir.

Kendi yerini yerleşiklikte
bulamayan kişi,
onu yolculukta arar.

Nasıl, bir yer, bir yolun başı ya da sonu;
bir yol da, bir yerden önceki ya da sonraki
bir durumsa -- kişinin durumu da,
hep, öyle, ya da böyledir...

..
şüphesiz ki, bu kitap yolculuğunu bir kitapla sınırlandıramazdım, zaten buna kalkışsam bile başaramazdım. nazan bekiroğlu'nun yûsuf ile zuleyha'sı da 10 şubat'05 tarihiyle okuma alanıma girdi. okuma alanı da nedir, diye düşününce şimdi kendi kendime, aslında benim hayatımda olan, fakat benim kendime bile söylemediğim bir şeydir. bir masa lambasının masanın üzerinde belirli bir alanı aydınlatması gibi, benim de okuma alanıma belli sayıda kitap girebiliyor ve sonra yenileri..

Hiç yorum yok:

Bil-sen-de

Pardus... Özgürlük Için...

Firefox 2

Bazen Okurum

Dinle-sen-de