nedir aşk?
"... Geçen yıl Aziz Augustine'in İtiraflar'ını okuyordum gülmekten yerlere yatarak. Demek bin küsur yıl önce düşünceler bu denli naifmiş derken baktım adamcağız deli gibi aşık. Tanrıya ve kızlara. Sonunda öyle bir yere getiriyor ki mantığını, o mantığı kullanarak kendi içinde öyle tutarlı şeyler söylüyor ki kitaba defalarca geri döndüm bitirdikten sonra. Adam tanrıya olan aşkı kadınlarda buluyor ve onlarla her yatağa girişinde tanrım ben ne yaptım, nasıl oldu da seni bir başkasıyla aldattım diye dövünüyor. Ama yatak sefalarından vazgeçemiyor. Tapınmak, düvünmek, ve aşık olmakla olmamak arasında gidip gelişlerini yazarak rahatlayabiliyor yalnızca. Kendine işkence etmekten doğru düzgün yaşayamıyor ve sonunda ölmeye yatıyor. Âşık olma durumunu çekilmesi gereken bir ceza olarak görüyor ve ben cezamı en iyi nasıl çekerim, kendime daha çok nasıl acı veririm diyerekten tam da seçtiği dinin istediği biçim bir yaşam sürüyor. Bana kalırsa kende de o kızlara da yazık ediyor. Yapacak binlerce şey varken aşkla zaman yitirmenin âlemi yok. Ama sevgi ayrı şey bak. O gerçek bir duygu. Akıllı duygulardan. İçinde mantık da barındıyor. Sorunu şimdi bir daha sorsana."
"Sen hiç sevdin mi Fırat?"
(Beşpeşe, Sayfa 245-246)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder