Günce
André Gide beyefendinin güncesinden:
10 Haziran 1891
Kişinin kendi kendisi olma yürekliliği. Bu düşüncenin altını kafamın içinde çizmeliyim.
Hiç bir şeyi; hafiflikle, kolay olsun diye, başkaları yapmış diye, ya da salt başkaları yapmamış diye, terslik olsun diye yapmamalı.
Hiç bir uzlaşmaya girmemeli. Başkalarıyla sık sık görüşmem gerçekten benim için pek iyi olmuyor. Çünkü herkesin hoşuna gitmeye kalkıyoruz. Kabuğuna çekilmek, benim için belki daha iyi. Evde kapalı geçen çocukluğum herhalde beni böyle etti. Bu durumumu mübalağa etsem belki benim için daha iyi olur. Yalnızlığa çekilişte büyük güçler bulurum belki.
(...)
10 Temmuz 1891
Yazmaya başlıyorum. Durmam gevşekliktendi. Salt, sağlığı koruma bakımından, şuraya her gün bir kaç satır yazmalıyım.
Yazıya başlarken en güç olan samimiliktir. Bu düşünceyi biraz kurcalamalı ve sanatta samimilik nedir, onu bulmaya çalışmalı. Şimdilik, o şudur diyorum: deyiş, düşünceden önce gelmemeli. Deyiş, düşünceden doğmalı ve cayılamaz, başka türlü olamaz olmalı. Deyiş, yalnız söz dizisi için değil, yapıtın bütünü için önemli olmalı. Ve sanatçı yaşaması boyunca, yazma isteğinin önüne geçememeli, yazmadan duramamalı (isterim ki, önce kendisi, bu isteğine karşı koymaya çalışsın, dirensin, acılar çeksin).
Samimi olmamak korkusu, aylardır elimi kolumu bağlıyor, yazamıyorum. Tepeden tırnağa samimi olmak....
1 yorum:
Samimi olmak, eserinde bir "kendi" barındırmak; sonra onu öylece insan içine çıkarmak, çıkaramamaktan rahatsız olmak da olsa olsa bir "sanatçı bünye" derdi olurdu.
Yoksa, yeteri kadar "darbeli ve arızalı" olmayanlara, çocukluğunda sokakta oynamış steril hayat sahiplerine göre değil.
Yorum Gönder