yarım yazı
uzunca bir sessizlik. gece. evet, herkes uyur bu saatte. yapacak hiç bir şey kalmadığında uyurlar ya insanlar hani. diğer günlerden farklı olarak şehir sanki daha derin bir uykuda. hiç bir ışık yok. şehrin üstündeki duman sisi daha kesif bir hale getirmiş. uzaklardaki ışıkları görmek de kabil degil.
insanın özgür iradesinin her türlü dış etkiden kurtulup sahiden özgür olabilmesi nasıl bir şeydir? bu gezegen öyle bir yer ki, çok yerde değiştirilemez ve mutlak adaletin tecellisi kabul edilmiş olan yasalar bile insanları manipule eder. kimseye -kendime- bile zararı olmasa dahi yapamayacağım şeyler vardır yasalara göre.
ne garip varlıklarız. yalnız kalmamak ve birlikte yaşamak adına yaptığımız aptalca şeylere de bakın. halbuki birbirimizi olduğumuz gibi kabul edebiliyor olsak ve bir diğerinin işlerine burnumuzu sokmamayı başarabilsek, o bir diğerinin bizim gibi işlemiyor olabileceğini de kabul etsek, belki her şey daha iyi olabilir.
boşuna demiyorum insanların nasıl çalıştığı ile ilgileniyorum diye. serdar kızıyor bazen bana, çünkü o bana bir şey sorduğunda, konuyla ilintili olmayan detaylarla ilgilendiğimi düşünüyor. ama benim düşünce sistemim onun gibi çalışmıyor ki. sorduğum ilintisiz gibi görünen detayların benim çarklarım için dönebilecekleri bir eksen kadar önemi var. ama bunu anlatabilmek çok güç.
--
bakma öyle, yarım bir yazı bu, bu kadar işte. :-)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder