değişim..
Kimse kimseyi ikna etmedi aslında. Karşılıklı birbirini dönüştürüyorsun. Edebiyatın, tasavvufun ve aşkın; üçünün de ortak noktaları "dönüşüm" ve "aşkınlık". Belli bir kimliğin içinde belli bir noktada duruyorsun.
O kimliğin dışına çıkıp dönüşüyorsun ve bir de bakıyorsun öteki olmuşsun. Sen, sen değilsin artık. Edebiyat da bunu sağlıyor, tasavvuf da, aşk da... Ben bu ilişkiye başlarken çok savruktum, kaotiktim, göçebeydim; Eyüp daha dengeliydi. Sonra zaman zaman baktığımda gördüm ki o olmuşum; ben de onun dengeli düzenli yapısını alt üst ettim, o da baktı ki kendisi de ben olmuş. "Araf"ta aşkla ilgili bir bölüm vardı: "Sevgililerimizi elimizden kaçırmaktan ölesiye korktuğumuz için onlardan gelecek değişime inatla direniriz, oysa belki aşkla beraber gelen değişim tek kurtarıcımız olacak hayatta."
devamı ve hepsi