neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum. ama belki benimle ilgili bazı şeyleri, yazacağım bir kaç kelimeyi merak edenler olur..

Salı, Şubat 22, 2005

sabah sabah.

sabah oldu. kimse nasıl sabah olur bilmem. istanbul'a sabah oldu. sabahın seslerini severim ama gemilerin neden sabah sabah bolca düdük öttürdüklerini bilmiyorum. sis de yok halbuki. şehir magandası kıvamında birbirlerine selam mı veriyorlar ne? minibüslere korna çalmayı yasakladıkları gibi gereksiz yere korna çalmak gemilere de yasaklanmalı.


Zaman düşer ellerimden yere
Oradan tahta boşa
Saatler çalışır izinsiz
Hep bir sonraya
Resimler sararır
Güneşsizlikten
Dostlar dağılır dört bir yana
Kendi yollarına

Ve sen
Ben
Değirmenlere karşı
Bile bile
Birer yitik savaşçı
Akarız dereler gibi
Denizlere
Belki de en güzeli böyle...

Uçurtma uçar sözlüğümden
Geri gelmeyecek bir kuş
Yaşanmamış kırıntılar
Sadece bir düş


değirmenler çalıyor, bülent ortaçgil'e saygılar diyip şebnem ferah söylüyor. bugün şöyle hissettim: bülent ortaçgil şarkılarını seslendirmemeli. tıpkı, santana gibi, şarkıları yazmalı, bestelemeli ama başkaları yorumlamalı. özellikle zuhal olcay yorumları, oldukça güzel.

çıkmıyor işte, istediğim şeyi yazamıyorum. en iyisi bir alıntı yapıp geçip gitmek, olur ya belki bir gün ben de "tam" da istediğim şeyi yazabilirim..


"Keşke bu yola çıkmasaydım" diye kişi,
eski yerini özlüyordur -- ya da,
ulaştığı (ulaşabileceği) yeni yer(ler)den
korkuyordur.

Nereye --ne yere--- gittiğini, gideceğini,
gitmek istediğini bilmeyen kişi için,
her yol aldatıcıdır.

Sürekli yolda olması gereken kişi
-- yeri yol olan kişi --, bir yere yerleşme
istediğini her duyduğunda,
kendini aldatıyordur.

yürüme, oruç aruoba.


öyle işte, hala eksik hissediyorum kendimi, yazamıyorum işte, kendimden mi korkuyorum yine yoksa? içime yine yolculuk mu düştü nedir?

1 yorum:

verbumnonfacta dedi ki...

başlangıcı var elbette. bitimi de var görünüyor.

ikisinin arasında bir yerden: "o gün, orada, bu masanın başına oturmuş, değirmenler'i birsen tezer yorumuyla dinlerken, "bir yazar olsaydım," diye düşündüm. "ya da bir roman üzerine çalışıyor olsaydım, esas kızla esas oğlan şarkının "ve sen ben/ değirmenlere karşı bile bile/ birer yitik savaşçı" diyen yerinde gözgöze gelsinler, yıldızlardan dünyaya düşen ve bu düşüşün izlerini dizlerinde hâlâ taşıyan birinin gözlerine baktıklarını hiçbir söze ve kanıta ihtiyaç duymadan anlasınlar isterdim."

notgibi: biliyorum, o zamanlar birsen tezer yoktu. daha gençtik; neredeyse çocuk. ama bugün; en iyi birsen tezer söylüyor bülent ortaçgil şarkılarını.

Bil-sen-de

Pardus... Özgürlük Için...

Firefox 2

Bazen Okurum

Dinle-sen-de