neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum. ama belki benimle ilgili bazı şeyleri, yazacağım bir kaç kelimeyi merak edenler olur..

Pazar, Mayıs 22, 2005

hem uzakta, hem yakında..

hem uzakta, hem yakındayım.. hem büyük bir karmaşanın ortasında, hem de müthiş bir sadeliğin içinde.. yavaş yavaş kopuyorum eskiden. ya yenisi? yeni hep belirsiz.

"Ne Güzel Günlermiş" diyenlerden değilim de, ne güzel günlerdi diyenlerdenim, güzel günler geride kaldı, umarım ki yeni güzel günlere doğru kürek çekiyorum ve çekiyoruz. ne diyor şarkı, güzel günler; bizi bekler!

henüz yeterince iyi ifade edemiyorum, belki tamamlanmadi henüz yaşadıklarım ve hissettiklerim, ve bu durumda bir bütünlük içinde değiller. tamamlandığı vakit daha rahat ortaya dökebileceğim, tam da istediğim gibi.. kaale almadığım bir ihtimal daha var: hiç bir zaman bir bütünlüğe kavuşmayacak olması.. sanırım zaten öyle..

Aşk bahsi..

Birden anlıyor ki hiç aşık olmadı hayatta. Arzuladı ve arzulamaktan hoşlandı. Sevişti ve sevilmekten hoşlandı. Tatmin oldu ve tatmin etti ama hiç aşık olmadı.

...


-Arayan bulmazmış. Ama sadece arayanlar bulabilirmiş, değil mi Zehra?

Zehra'nın verecek cevabı yok. Bu dili bilmiyor. Bu dili bilmediğini bilecek kadar zeki Zehra. Zekanın ispatı insanın bildiklerinde değil, bilmedikleriyle kurduğu ilişkide.

...

Ne dünüm, ne de yarınım. Ne gölgesinden kaçtıklarım, ne de hangi istikamete yöneldiğim. Düşünmek dahi istemiyorum bunları. Mümkünse kopmak tüm bağlardan, yarını garantiye alabilmek için bugünü rapt eden, zapt altına alan tüm kontratlardan. Bir toz kütlesi gibi uçuşmak havada. Öylesine hafif, öylesine bakir. Bir şey olmamak, bir yere varmamak istiyorum ki, attığım her adım beni senden uzağa savurmasın. Burada kalsam, bu anın bağrından çıkmadan. Bebek benim içimde büyüse, ben senin içinde. Ben senin en güzel sırrın olarak kalsam.

...

Kalmadı lüzum aramaya, ben bulamadan daha neyi aramakta olduğumu, aradığım çıktı karşıma burada. En yasak, en ırak, en yabancı olanın suretinde geldi buldu beni aşkın.

En yasak, en ırak, en yabancı olanın suretinde geldi buldu beni aşk...

...

Beşpeşe'den..
370 numaralı sayfalar civarı

kuklalar..

"Önce Hacivat çıkar sahneye, anında başlar mukaddime. Anlatır da anlatır, itiraz eden yok nasılsa, ama işte çok geçmeden başgösterir sıkıntı. Hacivat'a bir yar, bir eğlence gerek. Eğlenebilmesi için kendine zerre kadar benzemeyeni bulmalı. İnsan tezatına nasıl da muhtaç. Sahnenin öbür ucundan giriverir Karagöz. Eğlence mi arzulanan, iyi ya o burada işte. Kavga kaçınılmazdır birbirini böylesine tamamlayanlar arasında. Bir de bakmışsın ki ne denli kalabalık etrafın, hiç bilmediğin bir curcuna. Tuzsun Deli Bekir, Uzun Efe, Kanbur Tiryaki elinde esrar çubuğuyla, Altı Karış Beberuhi ve cümle cinler ve periler ve cadılar ve cadalozlar doldurmuş sahneyi... Bir de bakmışsın ki almış başını yürüyor zill-i hayal, seni de katarak içine. Zehra tek tek okşuyor kuklaların saydan vücutlarını, kendinden geçiyor isimleriyle. "

...

"Ne çok kukla var. Her birinin kostümü, özellikleri, dilleri başka başka. Bunca çeşitlilik akılları karıştırsın diye belki de. Dışarıdan bakan herkes seyircidir bir oyuna ve her seyirci sadece kuklaları görür. Bir tek kişi hayalbaza bakar sadece: çırağı! Bir tek o durur perde arkasında, hazırlar kuklaları, tek tek sıraya sokar. Bir tek o bilir ve görür oyunun ardında yatan dolanı, dolanın ardında yatan hüneri."

...

"Hiçbir çırak çırak kalmak istemez belli bir noktadan sonra. Unutma ki her çırak usta olmak için girer bu yola. Gün gelir boynuz kulağı geçer, çırak ustaya ihanet eder. Gün gelir sen hayalbaz olursun bu perdede; kuklalar aynı, oyun farklı.

Seyirci gene anlamaz.

Ama işte bir tek kişi, bir tek usta anlar. 'Yıktın perdeyi eyledin viran' ustadan çırağa sitemdir aslında, hayalbazdan seyirciye gönderilmiş bir hitap değil. Çırak bilir önceden; bilir ki yıkacak bu perdeyi, kusuru için af dileyecek gün gelip o da usta olduğunda bu zill-i hayalde."

...

Beşpeşe'den.
360 numarali sayfalar civarı..

Bil-sen-de

Pardus... Özgürlük Için...

Firefox 2

Bazen Okurum

Dinle-sen-de