neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum. ama belki benimle ilgili bazı şeyleri, yazacağım bir kaç kelimeyi merak edenler olur..

Çarşamba, Ağustos 01, 2007

Söğüt ile Defne

Penceremden görünün manzaranın yarısından biraz çoğunu yan bina kaplar. Dalları göz hizama kadar uzanan bir söğüt ile koyu yeşil bir defne güzel bir perde olurlardı.

Hiç söylemediysem de kendilerine, çok zaman sevgiyle bakmışımdır onlara. Su verirdim bazen. Güzellerdi.

Dün güne onların hayata veda edişi ile başladım. Arabalarını bahçeye parketmeye niyetlenen kamu kurumu yöneticileri, ellerinde motorlu testere ile belirdiler. Oldukça gürültülü olduğunu da ayrıca belirtmeliyim.

Umurlarında bile olmadan, bir kaç saniye için yere serdiler güzelim ağaçları. Çevredeki diğer ağaçların da korkudan tir tir titrediğine eminim.

Dün bütün gün bunu anlatmalıyım diye dolaştım ortalıkta. Dün çok sıvı tükettim sonracıma. Hesapladım, 3,7 litre civarında olmalı. Çok terledim sonra. Buzlu ayran güzeldi. Dondurma da güzeldi. Çok yoruldum ayrıca. Bugün bile yorgunum.

Bugün hala söğüt ile defneyi anlatmak istiyorum. Söğüdüm çok güzeldi. Biraz haşarı gibiydi ama yine de vakur bir tavrı vardı. Defne ise tam bir ağır abi. Koyu renk elbisesi, cansız rüzgarların kımıldatamadığı yapraklarıyla kendine oldukça güvenir bir tablo çiziyordu.

Çağrışıyorum mütemadiyen. Gazetecilerin elinde kullanmaları gereken söz kalıplarının listesi mi var? Mesela "..... bir tablo çiziyordu" kalıbını öyle çok kullanıyorlar ki. Aslında bir gazete bulup bunların listesini çıkarmak gerek. Bak bunun adı tersine mühendislik olur o zaman. Tersine gazetecilik? Tersine taramamak gerek derler bir de.

Ormanda devrilen ağaçları çok severim. Eğer onları kimse görmemişse ne olur?

Bizim söğüdümüz ve defnemizin devrildiğini çok kişi gördü. Ben de gördüm. Başkalarının görmesi önemli mi? Varlıkları benim için önemli ve diğer izleyiciler için önemsiz olduğuna göre onların görmesi çok şey ifade etmez. Ama benim görmem önemli.

Varoluşumu herhangi bir şekilde önemsemeyen, bundan kıvanç veya utanç duymayan biri için benim öldüğümü görmek neden anlamlı olsun ki? İnsanlık öldü mü? İnsanlık senin için önemli mi? Bir kıvanç veya utanç kaynağı mı?

Kafamın içinde düşünceler kıpraşıp duruyorlar, bu yüzden fotoğraf makinasını titretmişim gibi hissedebilirsin. Kusura bakma.

Benim olup olmadığımdan herhangi bir şekilde haberi [aware of?] olmayan birinin sadece [içinde yaşadığımız bu dünyada] artık varolmayacağıma şahit olması ne ifade eder ki? Bunun yerine varlığıma şahitlik edebilecek birilerinin bunu görmesi anlamlı olabilir.

Ve şimdi düşündüm de bu anlam nedir bilemedim. Belki daha sonra bilen birileriyle karşılaşabilirim.

Söğüt ve defneyi seviyordum. Onları son anlarında yalnız bırakmadım ama onlar için bir şey de yapamadım. Üzüldüm biraz. Biri açık, biri koyu yeşil baktılar gözümün içine. Uzaktan da olsa hayata veda edişlerini gördüğüm, onları uğurladığım için memnun olduklarını düşünüyorum.

Mezara yerleştirilen mevta ne hisseder? Orada pek çok seveninin bulunması iyi gelir mi ona? Dur, dur! Yoksa o gelenler kalanları teselli etmek için mi? Sonra o gelenler hızla üstüne toprak atarken, uykuda üşümüş bedenine bir battaniye örtülen kişi kadar rahatlar mı?

Söğüt ve defneyi parçalara böldü o acımasız adam. Bir kaç dakika için odun olmuşlardı. Yüreği sızlamadı anladım ama hiç değilse etrafa yayılan defne kokusu burnunu sızlatmıştır.

...

Gerçek olduğu iddia edilen kendi içinde tutarlı düzlemden koptuğumuzda her şey bambaşka bir hal alır. Birilerinin bunu hatırlatması iyidir. İşte bu yüzden artistik patinajı çok severim ve Shakespeare kişisini daha az gereksiz bulabilirim.

Aa, bir de unutmadan ekleyeyim, aşkta tutarlılık olmaz ki sevgili ziyaretçi.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Blog yazmak bile bir çeşit iz bırakma, bu şekilde "var" olma, farklılıklarla anlama ve çeşitliliği kutlama çabası sevgili yazar.

"Var" olabilenler için ölüm, bir yokoluş değil, olsa olsa bir başka çeşit varoluştur. Varlığı hiçkimse tarafından bilinmeyenlerin (aware?) ölümü de yokluk sayılmaz. Gerçek, böyle "kavramsal" bir şey. Hayat zor ulan. yoruldum.

Adsız dedi ki...

Bilmiyorum ki alemlerde varoluşuyla bu kadar problemli bir başka "varlık" var mı?

("Var"dan gelme üç ayrı kelime, üçü de bambaşka benim için. Türkçemi yetersiz buldum.)

Mesela bahçedeki söğüt ve defne varlıklarını bizim kadar sorguluyor mudur? Varlıklarının başka varlıklarca bilinip bilinmediğini dert ediyor mudur?

Onların var oluşu da böyle vakur bir şey işte. Adeta varlıkları başkalarının kavrayışının üzerinde ve hatta onlara inat. Bizse, başkaları bilmediği sürece var olup olmadığımızdan bile şüpheliyiz.

İnsan işte.

Adsız dedi ki...

Tosantosa katılıyormuyum arasıra ,hayat zor ve çok yoruyor diyor muyum!yoksa biz mi yorulmayı sevip zorlaştırıyoruz!Zor olan hayat değil de biz ve bizim gibiler mi?Kuşadalı.

turuncu dedi ki...

isimsiz kuşadalı;

"katılıyormuyum"

muyum ayrı yazılacak. ayrıca bir ismin olsa fena olmazdı. isimsizlik kötü şey. bir de ateş var.

Bil-sen-de

Pardus... Özgürlük Için...

Firefox 2

Bazen Okurum

Dinle-sen-de