neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum. ama belki benimle ilgili bazı şeyleri, yazacağım bir kaç kelimeyi merak edenler olur..

Pazar, Eylül 02, 2007

Gamlı Uçak

Benim kağıt uçağım yok, kimisinin var. Üstelik bulutların arasında bir çizgisi bile var. Benim ne çizgim var, ne bulutum. Eylül geldi diye seviniyorum, belki bulutum olur böylece. Eskiden tavşanlı, ayılı bulutlar vardı şimdi kalmadı. Dünya değişiyor işte, artık yapmıyorlar onlardan.

Eylül demek sonbahar demek, güz demek, hüzün demek, sadelik demek, sükunet demek, yerlere dökülen yapraklar demek. Çınar yaprağını çok severim, huzur verir. Çınar sükunet demektir, mûkim olmak demektir, uzun ömür demektir. Bu yaprağı bayrak yapan milletler var, saygı duyarım.

Eylül bazen balık demek, sabaha karşı `rastgele´ diyen balıkçılar demek. Uzun bir aradan sonra taze balık yemek, fosforu görünce gözleri parlamak filan.

Eylülde gel, diyorlar ya, işte ona inanmıyorum. Vakit kazanmaya çalışmış bana kalırsa.

Hafızam eskisi kadar iyi değil, hangi filmdeydi o? Her sene aynı gün ve saatte aynı bankta buluşup konuşan sevgililer vardı. Sevgili dediysem, hemen öyle çıtır kız, toy oğlan gelmesin akıllara, bunlar 40'lı yaşlardaydı. Hatta evliler miydi? O kadarını bilemedim.

Park diyince aklıma Musa Rami'nin, iki erkek aynı yatakta, ne ilginç değil mi, diyişi geliyor. Sokakta kallavi limonata satan kaldı mı? Lemonade Tycoon vardı, pek keyifliydi. Yaz da bitiyor, ağız tadıyla limonata keyfi bir kış rafa kalkacak görünüşe göre. Yolunu bilen birileri benim için gidip Akman Pastanesi'nde içiversin. Haber de versin ki canıma değsin.

Senede bir gün yapan amca ile teyzeyi unutmuş değilim. The Dolls'da anlatılan yan hikayelerden birinde olabilir mi? Neden olmasın. Doğu taraflarından olduğunu iyi hatırlıyorum, çizgi gözler kalmış hatrımda.

The Dolls de ne güzel filmdi, nereye kaldırdım acaba? Tekrar seyredesim geldi. Acaba o filmi seyredip kaç genç adamın hayatı aydınlanmış, yahut kararmıştır? Amelie de soruyordu, şu an kaç çift... Balkondan şehri seyrederken 15 diye cevap veriyordu.

Dolls diyince aklıma ayrıca Black geldi. Reca ederim n'alakası yok deme. Adanmış bir ömür var ortada, kendinden vazgeçiş. Fena mertebesi nedir duydun mu hiç? Yoklukta var olmak. Üstelik bu filmlerin her ikisi de dünyanın doğusundan.

Kağıt uçağım yok, uçurtmam da yok, ağacım da yok. Ağacım vardı, kestiler. Anlatmıştım vaktiyle. Uçurtmam da vardı, uçtu gitti. Onu da anlatmıştım vaktiyle. Uçak katlamayı da hiç bir zaman beceremedim, öyle güzel uçamadı uçaklarım.

Gamlı uçak vardı, onu hatırlar mısın peki?

Hiç yorum yok:

Bil-sen-de

Pardus... Özgürlük Için...

Firefox 2

Bazen Okurum

Dinle-sen-de